Her günün bir kendi anlayışı oluyor sanki. Her adım ve her zaman buna sürüklüyor. Kaybolmak bilmiyor ve kaybetmenin anlamını asla çözemiyor. İşte belki burada bu ince cevap. Peki hangi cevaplardan sonra hayat devam etmek zorunda kalıyor? Hayat her zaman devam etmek zorunda kalıyor. Ancak insan bunu bilebilecek kadar uzun yaşamıyor olabilir. Hayat kozmik zamanda kısacık yaşanmaya da mecbur kılınmış.
Hiçlik anlamları çıkarılıyor içinden. Çıkarılmak zorunda kalınıyor. Mecburiyetler var. Ve anlayamadığımız kadarlar. Anlayamamak istediğimiz kadarlar. Hayat deniyor ve sonra üzerine yeni isimler getiriliyor. Herkes buradan bir anlam çıkarsın isteniyor. Kimsenin isteklere cevap verecek kadar bir gücü yok. Böyle olsa gerek. Ve mecburiyetler var demeye devam ediyor insan.
En zayıf umut içinden geçecek kadar kuvvetli midir varlık? Varlık var olmak zorunda kalıyor. Her kozmik zamanın bir mecburiyeti. Ne kadar çok var onlardan peki? Bunu ölçebilecek miyiz? Bunu ölçebildiler mi? Nereye kadar bilebiliriz?
Umutlu olmak gerekiyor diye yaşarken asla cevapların mecburiyetleri düşünülmüyor. Belirsiz sayıda insan ve belirsiz sayıda düşünce. Düşünce kelimesi de ifade edemiyor burada olup biteni. Zayıf umut ve umutsuzluk arasında da bir kozmik zamanın anı var. Bu bizi hayatta tutmaya yetmiyor. Bizi hayatta tutmaya hiçbir şey yetmiyor.
Ve nefes almak için devam etmek gerekiyor. Bunun neden zorunluluk olduğuna kimse kimseyi inandıramaz. En baştan elde edilecek bir inanç bütünlüğü. Ve aslında her zaman unutulan ve yeniden hatırlanan.
Umutsuzluğu garipsersek kurtulabilir miyiz? Hangi kelimeleri garipsemezsek istenilen bir varlık her iyiliği beraberinde getirir. Tek tek sözleri söylemek. Tek tek kelimeleri sonsuza kadar tekrarlamak. Ve bir yorgunluk. Ve bir bitkinlik.
Zayıflayan ışık çizgileri unutturmaya çalışıyor. En karanlık yerde böyle oluyor hem de. En karanlık gerçeklikler. Ve ışıktan gözleri kör olanlar. Kimseye bir çıkış ve kurtuluş yok. Bunun yaşanması gerekiyor. Ancak öyle anlayabiliriz. Böyle iddia ediliyor.
Sonsuza kadar varlığımın sembollerini tekrarlayabilir miyim? Bu bir fayda sağlar mı? Yarın her şeyi unutabilir miyim? Bunu gerçekleştirebilir miyim? Yarın olmayabilir miyim? Her şey zayıf kalıyor bana bunlar anlatmaya.
Kendime anlatıyorum böyle hikayeleri. Ve kendimde arıyorum yine en gerçek yaşamı. Nereye kadar gidebilirim? Evet biliyorum bunun cevabını. Kendimde saklamak geliyor içimden. Yarın ise bambaşka hissedebilirim. Kimse anlayamayabilir. Kimse anlamak istemeyebilir. Kimsenin anlayışı içinde değilse kozmik zaman. Bunu herkes bildiği kadar açıklayabilir.
Uzun zamana yayılan ölüm süreci kendi sözlerini anlattırmasını bilendir. Şimdi tekrarlatır ve belirsiz bir zaman için tekrarlatır. Bunda bir gariplik olabilir mi? Bunda bir bilinemeyen olabilir mi?
Zayıf ışık taneleri kadar anlamak. Garip değil ve mecburiyeti yok. Herkes için mi? Hayır, öyle de değil. Işık tanelerine sokulmuş sonsuz istekler. Tek tek saymaya gücümüz yetmez. Bunun için onlara ihtiyacımız var. Birbirlerine sokulmuş ışık taneleri. Şimdi öylece aklımdalar.
Comments